« Ağaçkakan'la Bir Güz Sohbeti | Kozmik Açıdan İlericilik, Gericilik, Cumhuriyet » |
AĞAÇKAKAN ÇİZGİSİNE BİR ELEŞTİRİ...
Yazılar, Sosyal İçerikli Yazılar
AĞAÇKAKAN ÇİZGİSİNE BİR ELEŞTİRİ... |
...
Başlıktan ziyade yazıyı, size düşündürtebileceğimi, umuyorum.
Önce şunu söyleyeyim Ağaçkakan’ı çok beğeniyorum. Bir avuç genç insan, Türkiye gibi bir ülkenin bilinen olanaksızlıklarında bir araya geliyorlar; bir dergi çıkartıyorlar; düşüncelerini yazıyorlar ve yayıyorlar. Eylel yapıyorlar. Savaşımlarını sürdürüyorlar.
Böylesi bir tutum ve başarıya hayranlık duyuyorum.
Hem fikir üretmek, hem de eylem yapmak, çok çok zordur.
Ağaçkakan’a emek verenler bu her iki fiili de, büyük bir başarıyla gerçekleştirdiler.
Dergide birbirinden güzel yazılar çıktı. Hemen hepsini, çok yararlanarak okudum. Ağaçkakan’ın fikri düzlemdeki çizgisi, pek çok “somut” ve hiç kuşkusuz “siyasi karakterde”, eyleme baz oluşturdu.
Takdir etmemek mümkün değil!..
Ben bu yazıda söz konusu çizgiye bir “eleştiri”, belki daha doğrusu, eğer olabilecekse, bir “katkı” yapmayı diliyorum.
*
Çeşitli tezahürler karşısında hemen herkes öyle yahut böyle tepki verir. Tepkiler en önce bireyseldir. Birbirlerine benzer tepkiler, örgütlenebilirse, “toplumsal bir tepki” oluşturur.
Toplumsal tepki eğer bir “ideolojiyle” yoğrulabilirse, kurumsallaşabilir.
İdeoloji ne kadar “bütünselse”, o kadar “kalıcı” olabiliyor.
Farkındasınızdır. Bir ideolojinin “bütünsel” olabilmesi için “evrensel” denilebilecek bir “akılcılıkta” olması gerekmiyor.
Bunun çok örneği var. Ateşe tapanların da, puta tapanların da muhakkak bir fikriyatları (ideoloji) vardı. Kendi bilgileri ve yeteneklerine göre, (bizim için iç tutarlılık ve anlamdan yoksunolsa da), sakat ama muhakkak bir bakış açısı; yarım yamalak, eğri büğrü eklemleriyle, ama muhakkak kendine özgü bir bütünselliği de vardı.
“Bütünsellik” sözcüğünü, sorulabilecek her bir soruya, bize göre ne kadar saçma olursa olsun, bir “cevap uydurma karakterini” betimlemek üzere kullandığıma dikkat ediyorsunuzdur.
“Bütünsellik” belki bu amaçla seçilebilecek en iyi sözcük değil. Ama düşünceyi ifade edebilecek başka bir sözcük bulamıyorum.
Düşünceyi belirginleştirmek üzere belirteyim... Örneğin bütün dinler, anlatım motifleri, sembolleri, nihayet “inanç sistemleri” itibariyle “bütünseldirler”. (Ben bunu böyle tanımlıyorum)
“Bütünsellik”, ayrıca pek tabii, dediğim gibi, “uyduruk” da olabilir.
Bir “ideoloji”, hiç “akılcı” olmadan (kendince) “bütünsel” olabileceği gibi, “bütünsel” olmadan “akılcı” da olabiliyor.
Bu yazıda dinleri çok deşmeyeyim ama; bence işte örneğin ateşperestlik, hiç akılcı olmasa da, kendi bakış açısıyla zıplamalı, yamrı yumru, yamuk yumuk, her neyse, ilkel ama bütünsel bir inanç sistemini işaret ediyor. Bu sistemde çünü “herşey” ateşe raptediliyor.
Marksizm öte yandan, bana sorarsanız (hiç kuşkusuz eleştireye açık tutulacak olarak) gayet “akılcı” ama önceki dinsel inanç sistemleri itibariyle bütünsel olmayan bir ideolojidir. (Çünkü her soruya cevap vermiyor ya da vermeyi var saymıyor.)
Marksizm diğer yandan bir analızdır. Gayet derin, soyut, siyasi bir analız olmakla birlikte, bir sentez, siyasi bir sentez değildir.
Müteakip Leninizm ve Sovyet Modeli; Marksist analize dayalı siyasi bir sentezdir.
Ssöylemek istediğim şu ki Marksist analiz (kuşkusuz tartışılabilir ama) fevkalade rasyonel (akılcı) bir analiz olmakla beraber, pek muhtemelen Marks’ın büyük enerjisi ve günündeki bilgi, yine de yetmediği için, “bütünsel” ve o nispette “kalıcı” bir ideoloji olamamıştır.
“Marksist analız” hatta kanımca, haya pek çok doğruyu işaret etmekle birlikte, burada uzun uzadıya tartışamayacağım şablonlarıyla, çağın gerisine düşmüştür.
Bir ideoloji “akılcı” ve “bütünsel” olabildiği ölçüde dahada “kalıcı” olabiliyor.
İşte esas söylemek istediğim bu.
Son Yorumlar