« SHP GENEL BAŞKANI SEÇİLİRSEM... | NASIL BİR ÇAĞDAŞ SOL, NASIL BİR CAĞDAŞ CHP? » |
ÖZAL DOKTORA PAYESİNİ KABUL ETMEMELİDİR!
Yazılar, Siyasi İçerikli Yazılar
ÖZAL DOKTORA PAYESİNİ KABUL ETMEMELİDİR! |
...
Basından öğrendiğimiz eğer doğruysa, konu, Senato’nun gündemine son dakikada alınmıştır. Senato’ya dayatılmıştır. “Senato geleneklerine” aykırı olarak, tartışılmadan onaylanmıştır. Yalnızca bir saygıdeğer üye, karara karşı gelmiş; fikri değiştirilmek üzere yapılan baskılara boyun eğmemiştir.
Denilebilir ki “koca senato”, başında rektörüyle, kelli-felli üniversite dekanlarıyla, enstitü müdürleriyle toplanmış, bir karar vermiş... Bu karar neredeyse, oy birliği ile alınmış... Şimdi o karar yerinde olmayacak da ... Dışarıdan algıda bulunanların kaygıları mı, dikkate değer olacaktır?..
Keşke “koca senato” nitelemesiyle başlayan ilk önermemiz geçerli olsa!..
Olayları biraz içinden bilenler İ.Ü. Senatosu’nun; sanırız, aşağı-yukarı aynı kadroyla Sayın evren’e, aynen bugün olduğu gibi, bir doktora payesi verdiğini anımsayacaklardır.
Hatta o günleri bilenler, yapılan törende, Yükseköğretim Kurumu Başkanı’nın Sayın Evren’i, izleyenleri hayrete boğarak, tüm ağırlığını bir müddet yerden kestikten sonra, havada alkışladığını, çok canlı olarak hatırlayabileceklerdir.
Bahse konu özellikteki törenler, dostlukları haliyle pekiştirir. Kendisi için yapılan törenden, Sayın Evren’in, fevkalade mütehassıs olduğu malumdur. Tören tertipleyenlerse, Sayın Evren’i mutlu etmeyi başarmışlardır.
Küçük bir ayrıntıyı daha kaydedersek, meselemiz iyice anlaşılacaktır:
Yükseköğretim Kurumu Başkanı’nı yasa gereği, Cumhurbaşkanı atamaktadır. Rektörleri ise Yüksek Öğretim Kurulu önerileri arasından, seçim yaparak, gerçekte fiilen, yine Cumhurbaşkanı atamaktadır.
Dekanları, öte yandan, Yüksek Öğretim Kurulu, gerçekte ise onun üzerinde tam egemen olan Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı, tayin etmektedir.
Kısaca Yüksek Öğretim Kurulu, yukarıdan aşağıya – icra organı, yani hükümetle, atamalar itibariyle yönetsel pek bir ilişkisi bulunmayan- bir cumhurbaşkanlığı kurumudur.
Sundan önce Sayın Evren’i, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı, memnun etmeyi başarmıştı.
Başkan, malum ileri yaşına rağmen, takdirle izlendiği şeklilde, kesintisiz görevdedir.
Cumhurbaşkanı’nı, o rada tabii Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı’nı, öyle ya da böyle memnun etmeyi başarın bir çok rektör, birçok dekan da, yine takdirle izlendiği şekilde, aralıksız görevde kalmayı başarmışlardır.
Demek ki üniversitelerde iktidar olanaklarından yararlanmanın, makam arabalarına binmenin, iyi odalarda otururken, bir de ders verme yükümlülüğünde bulunmamanın, o rada tahsilatlardan yararlanmanın, ylur dışı gezi önceliklerine sahip olmanın “koşulu”; Cumhurbaşkanı ve Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı’nı, öyle yahut böyle, memnun etmek oluvermektedir, maalesef...
Senatolar, çok eskiden olduğu gibi, üniversitenin “gözbebeği” niteliğinde seçtiği, rektörden, dekanlardan, üniversite öğretim üyelerinden oluşmuyor...
Rektör, rektör yardımcıları, dekanlar, enstitü müdürleri, yüksek Okul müdürleri, bilinen klikler ve menfaat dayanışmaları sürecinde, birer “atama”dırlar.
İ.Ü. Senatosu’nun, Sayın Özal’a doktora payesi verilmesiyle ilgili olarak aldığı kararda, çok yazık ki işte, ortaya serdiğimiz mekanizmaların çalıştığı, çağrışıyor.
Dün dünkü Cumhurbaşkanı’nı memnun edenler, bugün bugünkü Cumhurbaşkanı’nı memnun ederek, üniversitenin gitgide yozlaşması pahasına, rahatlarını sürdürmeyi hesap ediyorlarsa, bu ayıptır;
Sorumlular gerçekte işte, şimdi bile halk nazarında işaret edilmektedir.
Üniversite öğretim üyesi sıfatını taşıyanlarınsa; kendilerini –yanılmayı çok dileriz- bunca küçük düşürmelerini, hepsi hepsi kısacık erimli, bencil ve ilkel hevesleri en yüzeysel kurnazlık taktikleriyle sürdürmek istemelerini, inanın hüzünle, sırtımızda kurşun gibi ağırlıklarla izliyoruz.
Sayın Özal’ın, cumhurbaşkanlığına gelişini onaylamayanlardan biriyiz. Denklemimiz çok basit... Halkın büyük bir çoğunluğu Sayın Özal’ı Cumhurbaşkanı olarak görmek istememekte idiyse, sayın Özal bunu herkesten iyi bilerek, cumhurbaşkanlığına yönelmemeliydi.
Bu ayrı bir konu...
Şu var ki şimdi “Cumhurbaşkanı” sıfatını taşıyan Sayın Özal, burada dikkate getirdiğimiz mekanizmaları görecek midir, görmeyecek midir?..
Açıkladığımız çerçevede, bir üniversitenin, cumhurbaşkanı’na doktora payesi vermesi, o kişiyi yüceltmez... Ama inanmak istiyoruz ki gıyabında alınan, “hesaplı biat” kararına Sayın Özal uymazsa, erdemli bir davranış sergilemiş olacaktır.
Öte yandan, uzay çağında çok şeyin hala eski kovboy filimlerindeki gibi cerayan etmesi, çok ibret verici olmaktadır. Kıvrakça, taraf değiştirip yakınlarına, sorumluluklarına, sırt çevirenler, karşı taraftan çok kere umduklarını değil, korktuklarını bulurlar.
Silikliği doğa affetmiyor
Son Yorumlar