Yakın zamanda Dünyamız’da yaşanan siyasal ve askeri teknolojik dönüşüm Yirminci yüzyılın ilk yarısını belirleyen, iki dünya savaşı yaşanmıştır. Dimağlarda, bu dönemin tortusu olarak herkesin herkesle, üstelik tüm dünya ölçeğine tırmandırılabilecek askeri çatışmalara girişebileceği, acı deneyimlerle ortaya çıkmıştır. Dehşetengiz iki dünya savaşını yarım asra sığdıran “insan çılgınlığı”, Soğuk Savaş döneminde iki kutuplu dünya dengesine yön veren fikirlere odaklanmış... Tarihte benzersiz bir silahlanma yarışı ve bunun uzantısındaki teknolojik yapılanmayla, “global ekonomik bir düzen” ortaya çıkartmıştır. Bu düzenin arkasında, nükleer silahlara dayalı “modern bir çılgınlık dengesi”, MAD (Mutual Assured Destruction) durmaktadır. Soğuk Savaş yıllarında, başta ABD, Sovyetler Birliği ve Avrupa’nın büyükleri, Ulusal Savunma Bütçeleri’ni, Doğu-Batı gerilimine dayalı mevcut ve muhtemel bir “tehdit değerlemesi” üstüne oturtmuşlardı. Böyle bir ortamda, ulusal bütçelerin büyük kesirlerinin, savunma alımlarına ayrılması çok doğaldı. Buna bağlı olarak, gelişmiş ülkelerin, “ulusal savunma tedarik bütçelerinin, yarısını bulan gayet önemli bir kesri”, araştırma ve geliştirmeye ayrılmıştı. Sonuçta silahlanma yarışındaki ülkelerin “savunma sanayii” tabanı giderek gelişti. Söz konusu ülkelerde silahlanmada, “kuvvetlerin sayısal üstünlüğünden” ziyade, endüstriyel tabanın sağladığı “teknolojik üstünlük” ön plana çıktı. Uzun vadede, savunma sanayiini, kökteki sivil sanayii ile bağdaştırmayı başaran Batı İttifakı, böylesi bir gelişmeyi sağlayamayan Doğu İttifakı önünde, büyük bir ekonomik üstünlük yakaladı. |
Son Yorumlar