SARTRE’IN VAROLUŞÇULUĞU VE İRADE

Yazılar, Bilimsel ve Teknik Yazılar Yorum ekle

SARTRE’IN VAROLUŞÇULUĞU VE İRADE



Prof. Dr. Tolga YARMAN


Bilim Teknik, Cumhuriyet
10 Haziran 1995

SARTRE’IN VAROLUŞÇULUĞU VE İRADE

Prof. Dr. Tolga Yarman, BILTES

Temmuz 1992


Klasik felsefeye göre, her şeyin bir “mimarı” vardır, koltuk koltuk olmadan evvel, marangozun kafasında canlanmıştır.. Evler, okullar, yollar da, böyle değil midir?. Herhangi bir şey yapılmadan evvel, birilerinin kafasında tasarlanmaktadır. Dolayısıyla “varoluş”, “tasarım” demek olan “öz” den (essence), sonra gelmektedir. Başka bir deyişle, önce “öz”, “tasarı” halinde kimlik kazanmakta.. Sonra da “hayata” geçmekte.. Yani “varoluşa”, yol açmaktadır.

Neticede “evrensel bir özneye” dayanan “nedensellik” de, (dolaylı sayılabilecek olmakla birlikte) aynı varsayımda bulunmaktadır. Eğer “Tanrı” varsa, tüm sonuçların “nedeni” odur.. Tasarımcısı, mimarı odur...

Ünlü Alman düşünür Schiller:

- Herkesin bir “mikrokosmosu”, yani küçük bir dünyası vardır; eğer makrokosmos”, yani, evren müşahassa, yani o da bir öznenin dünyası olacaksa, bu özne işte, Tanrı’dan başkası değildir, der.

Klasik Felsefeye göre...

Full story »

INTERNATIONAL CHERNOBYL SEMINAR

Yazılar, Bilimsel ve Teknik Yazılar Yorum ekle

INTERNATIONAL CHERNOBYL SEMINAR

April 23 – 26, 2000, Ceremo, Kiev, Ukrania



ENERGY, NUCLEAR ENERGY,
ALTERNATIVES, POLITICS:
A CRITICAL WHOLENESS ANALYSIS

(INVITED TALK)



Tolga Yarman, Ph.D.
Professor of Nuclear Engineering,
Galatasaray & Işık Universities,
Istanbul, Turkey




SUMMARY OF THE PRESENTATION


• “World nuclear capacity growth”, exhibits an “open S curve”. This is just like the “(age / height) curve” of a tree.

• This is true not only as a whole, but in general, for all of various countries which had gone the nuclear way.

• So, there was a rather “fast growth” chiefly, after 1970’s, then a “saturation”, after mid 1980’s.

• There are two basic reasons for the fast growth. The first one is that, nuclear energy was discovered to be very attractive.

• With about one ton of uranium 235, one can produce the same amount of electricity that a 1000 Mwelectric giant damn would produce through an entire year period. This is plenty of energy in a very dense form. This energy, on the other hand, seemed very abondant, with no obvious or unresolvable problems.

• So, at 1960’s, nuclear energy production technology appeared to be cheap, environmentally clean, and safe, as compared to basically coal fired energy production. The latter posed indeed several difficulties and impediments, from coal mining to the leftovers and, sulphur and nitrogen gases production, which ultimately, turn out to bethe unbearable acid rains.

• The second reason for which nuclear energy production has gone fast after 1970’s is that, Western European countries were poor in regards to energy resources. Consequently they were dependent on import oil, mainly from Middle Easten Countries. But during the cold war, Middle East has always been a shaky place. (In many ways, it still is!) This necessitated to decrease the import oil dependency. Even the USA who possessed rather rich oil resources followed the strategy of “draining OPEC oil first”. The first oil crisis in 1973 backed up the need of decreasing dependency on oil.

• These are the basic reasons for which nuclear power production was highly favoured in the Western Countries, and likewise the Eastern Block, led by the Soviet Union.

Full story »

GEÇMİŞTE VE BUGÜN:NÜKLEER ENERJİ TARTIŞMASI

Yazılar, Bilimsel ve Teknik Yazılar Yorum ekle

GEÇMİŞTE VE BUGÜN:NÜKLEER ENERJİ TARTIŞMASI


Prof.Dr. Tolga YARMAN, Nükleer Mühendis
Anadolu Bilim ve Teknoloji Stratejileri Araştırma Enstitüsü



Bandırma Belediyesi, Kültür Sarayı, Bandırma
16 Ocak 1994



Bu çalışmanın çerçevesinin belirlenmesinde, “yüceltici yönlendirmesiyle” etkin olan, Sevgili İnan Kıraç için...


T.Y.



İÇİNDEKİLER


BAŞLARKEN
•Atom Denizaltısı
•Barış İçin Atom
•Askeri ve Sivil nükleer Teknoloji Aynı Doğrultuda Gelişir
•Geri-Kalmışlar
•Nükleer Enerji Çare Oluyor...
•Alternatif Enerji Kaynakları
•Füzyon Enerjisi
•Hızlı Üretken Reaktörler
•Uzaya Güneş panelleri...
•Türkiye ...
•Ülkemizde Nükleer Tasarılar...
•Varsayımlar
•Konjonktür Değişmiştir !..
•Siyasi Tercih
•Maceracı Nükleer Yaklaşımlar
•Akkuyu’ya Yer Lisansı
•Bugünkü Durum
•Elektrikler Enerji Yetmezliğinden Değil, Şebekenin Yenilenmesi Gereğinden
Dolayı Kesilecek !..
•Doğaseverleri Anlayıp, Onlara Sahip Çıkalım...
•Objektif Olmak
•Saçma Sapan Bir Neden...
•Güvenlik Önlemleri Yeterince Güvenilir mi?
•Nükleer Atıklar
•Reaktör Sökümü
•Pekiyi Ne Yapmalı ?
•Son Söz
KAYNAKLAR
TEŞEKKÜR
Başlarken


“Nükleer Enerji Tartışması” dün olduğu gibi, bugün de gündemde. Hem, pek çok “karmaşık” ve “gizemli” olayı, “gelişmeyi” ve “düşüncesi”, “semantik” (anlambilimsel), upuzun, saçaklı, “çağrışım yumaklarıyla” ortaya seriyor olarak...

Bu yazıda, çeyrek yüzyılı bulan, “meslek birikimlerim” ve gerek Türk kamuoyunun gerekse dünya kamuoyunun dikkatne, çeşitli ulusal ve uluslararası platformlarda sunageldiğim düşüncelerim ve yaptıklarımın ışığında, konuya ilişkin görüşlerimi, elden geldiğince “bütünsel” ve fazla “teknik” olmayan bir çerçevede, açıklamaya çalışacağım. Söz konusu yazı ve yapıtların, toplu bir listesini, yazı sonuna ekliyorum.

Konuya, “Atom Bombası” ve “Atom Denizaltısı”ndan gireceğiz. Dünyada filizlenen “Barış İçin Atom” yaklaşımıyla, devam edeceğiz. Askeri ve sivil nükleer teknolojinin, aynı bir doğrultuda geliştiğini göreceğiz.

“Geri-kalmışlar”ın durumuna (konumuz açısından), eğileceğiz. Sonra “nükleer enerji”ye dünyada bağlanan umutların, nasıl geliştiğini, bu arada “alternatif enerji kaynakları”nı, “füzyon enerjisi”ni, “hızlı üretken reaktörler”i, “uzaya yerleştirilmesi düşünülen güneş panelleri”ni, gündeme getireceğiz.

Daha sonra Türkiye’ye geleceğiz. “Ülkemizdeki nükleer tasarıları” özetleyecek, bunların kökeninde kabul edilmiş bulunan “varsayımları” irdeliyeceğiz. “Enerji konjoktürü”nün değişegittiğini, bu bakımdan “nükleer enerji kararının” artık bir “siyasi tercih” konusu olarak algılanması gerektiğini, buna karşılık ülkemizde “maceracı nükleer yaklaşımların” nasıl oluştuğunu, dikkate getireceğiz. O arada, ülkemizde ortaya gelen ve “teknik” açıdan “başarı” saydığımız “nükleer gelişmelerden” hiç değilse birine, “dengeli bir resim” yansıtmak üzere, değineceğiz.

Full story »

ÇERNOBİL’DEN YEDİ YIL SONRA TÜRKİYE...

Yazılar, Bilimsel ve Teknik Yazılar Yorum ekle

ÇERNOBİL’DEN YEDİ YIL SONRA TÜRKİYE...


Prof. Dr. Tolga YARMAN, Nükleer Mühendis
Anadolu Bilik ve Teknoloji Stratejileri Araştırma Enstitüsü
6 Ocak 1993



Nisan 1986 sonunda Çernobil kazasının patlak vermesinin ardından, sayılamayacak kadar çok açıklamayla, kamuoyuna dönük görevlerini yerine getirmiş bir bilim adamının, “esenliğini” taşıyorum.

O günlerde dediklerime şöyle bir göz atınca, çok hızlı seyreden olayla ilgili hiç “resmi bir veriye” sahip olmadığım halde, hiç yanılmadığımı görmenin “ayrıcalığını” tadıyorum.

Çaydan ve “radyasyon bulaşığına” uğramış besin maddelerinden ne kadar “ışın” alagitmekte olduğumuzu ve bunun hangi anlama geldiğini, gerekli hesaplamaları yaparak, kamuoyuna duyuranların başında geldiğim, hatırlardadır.

Günün Atom Enerjisi Kurumu üst bir ilgilisi ile epey sonra B.Ü.’nde bir panelde karşılaştığımızda, konuyla ilgili makalelerim ve açıklamalarımın nasıl teker teker satırların altları çizilerek “dosyalandığını” görünce, doğrusu çok memnun oldum. Hanım Başkan Yardımcısı, benim sözde bir yanlışımı açıklayacak olduğunda; olaylar yıllar sonra dahi “basiretsizliğin” Atom Enerjisi Kurumu’nrda nasıl da sürdüğünü, toplantıya katılanlar, açıkca gördülerdi. Benim makalelerim ve açıklamalarım, işaretlenerek dosyalanıyormuş ama, en azından işte “radyasyoncu başkan yardımcısı” tarafından, o kadar, anlaşılıyormuş!..O gün yönetimdeki bu ilgili demek ki, çeşitli gıda maddelerimizden ne kadar radyasyon aldığımızı hesaplamaktan, yapılan hesapları da anlamaktan acizdi...

Hemen belirteyim ki, nükleer araştırma merkezlerimizdeki güzide uzmanlarımızı ve çalışanlarımızı dikkate getirdiğim çerçeveden uzak tutarım. Onlar, biliyoruz ki, daha ilk günden üstlerine düşeni kusursuz yapmışlar ve ilgili katlara bildirmişlerdir.

O Günlerde, Özetle, Ne Demiştim?..

Full story »

Batı Avrupa Savunma Sanayilerinin Entegrasyonu Yönünde Eğilimler, Sorunlar ve Türkiye

Yazılar, Bilimsel ve Teknik Yazılar Yorum ekle

Batı Avrupa Savunma Sanayilerinin Entegrasyonu Yönünde Eğilimler, Sorunlar ve Türkiye

Prof. Dr. Müh. Tolga Yarman
Haziran 1996


Bu yazıda, özellikle 18 Haziran 1996’da Brüksel’de “Forum Europe” tarafından gerçekleştirilen ve tartışma sürecinde yer alma onurunu taşıdığım “The Future of Europe’s Defense Industry” (Avrupa Savunma Sanayiinin Geleceği) başlıklı toplantı bazında olarak düşündüklerimi, ülkemiz açısından önem taşıdığını öngörerek, sorumluluk telakki ediyor, dikkate getiriyorum.

*

“Avrupa Savunma Sanayi”, deyimi, kuşkusuz berrak değildir. Bir defa belli bir “Avrupa Savunma Sanayii” yoktur.

Burada gerçekte bir “dilek”, bir “bütünleşme, entegrasyon temennisi” hedef olarak gösterilmek istenmekte ve kavramsallaştırılmaya çalışılmaktadır.

Söz konusu toplantıyı düzenleyenlerce, entegrasyonu dilenen Avrupa savunma sanayileri, başlıca Alman, Fransız, İngiliz, bir parça da İtalyan savunma sanayileri olmaktadır. Bunların, üretim kapasiteleri itibariyle göreceli büyüklükleri yaklaşık olarak şöyledir: Almanya % 30, Fransa % 30, İngiltere % 25, İtalya % 15.

Birleşme eğilimi, anılan ülkelerin, hem belli bir işbölümü anlayışına yakınsayamamış olmalarına bağlı işgücü tekrarı ve kaybından, hem de böyle bir çerçevede birbirlerini, bilhassa Avrupa dışındaki rekabet süreçlerinde hırpalıyor olmalarından dolayı, sonuçta ABD ile başa çıkamamalarından, kaynaklanmaktadır.

ABD yıllık yaklaşık 270 milyar dolarlık (yani ülkemiz toplam bütçesinin 9 katını işaret eden) bir savunma sanayi harcamasıyla, Batı Avrupa’nın toplam savunma harcamalarının yuvarlak iki katını yapmaktadır. ABD, diğer taraftan, savunma sanayi araştırmalarına Avrupa’nın ayırdığından iki kat daha fazla pay ayırmaktadır.

Bu durumda Batı Avrupa, daha doğrusu özellikle Almanya, Fransa ve İngiltere keza İtalya, bir biçimde, ulusal kaynaklarını yeniden düzenleyip entegre etseler dahi, savunma sanayi yarışında ABD’nin arkasında kalacak olmaktan çekinmekte, onun için de şimdiden önlemler geliştirmeye, her hal-u kârda belli bir entegrasyonu sağlamaya yönelmek istemektedirler.
Avrupa’nın İç Çelişkisi

Full story »

Contact / Help. ©2024 by Tolga Yarman. Design & icons by N.Design Studio. Skin by Tender Feelings / Evofactory.